Majör Depresyonun Psikodinamiği

4 yıl önce eklendi

Bu makalede depresif hastaların klinik gözlemden hareketle psikodinamik yapısı ele alınmaktadır. Depresyon bireyin ruhsal yaşantısında nesne ilişkileri ile kendisini ortaya çıkarır. Bu durum kişinin ruhsal aktivitesinin durdurulması, engellenmesi ve yavaşlatılması ile kendini gösterir. Bu yavaşlama bireyin ruhsal örüntüsünün regresif olma haliyle kendisini göstermektedir. Klinik gözlemlerde hastaların regresif işlev düzeyiyle depresyonun neden olduğu ruhsal acı kaynaklarının ortadan kalktığı görülmüştür (Girginer, 2018). Depresyon hali genellikle yaşadığımız ilişkiler sonucunda ortaya çıkar ve çoğunlukla narsisistik bir destekten mahrum kalma durumunda kendisini göstermektedir. Depresyonun çeşitli olan bu boyutlarını anlayabilmek için nesne ilişkileri ve bağlanma biçimlerinin üzerinde durulması önem taşımaktadır.

Depresyonda Nesne İlişkileri

Depresyon, Freud tarafından iki boyutta ele alınmıştır. Birincisi egosantrik davranış durumları, ikincisi ise kendini değersizleştirme ve sürekli kendinden şikayetçi olma halidir. Depresyondaki kişi kendisini ruhsal acının boşluğunda bir o kadar çaresiz hisseder. Öyle ki bazen yapılan hiçbir müdahalenin çare olmadığını belirtmekten kendini alamaz. Freud’yen bakış açısıyla bakıldığında depresyon hastasının bu kadar şikayetçi olması kendisinden şikayetçi olmasıyla ilintilidir. Zaten nesneyi yani ilişki kurduğu kişiyi değersizleştirmesi de bu nedenledir. Hastanın değersizleştirmesi onun dış dünya ile ilişki kurma biçimi haline gelmiştir. Yani sürekli şikayetçi olma haliyle ilişki içinde var olmaya çalışır. Bu dönemde hastalar çevresinden sürekli yardım arayışı içine girerek kendisini ne kadar kötü hissettiğini, bu durumda ne yapması gerektiğini sorarak yakın ilişki kurmaya çalışır. Freud’a göre depresyon sürekliliğini sağlayabilmek için kendisine yeni bir ilişki nesnesi aramaya çalışır (Girginer, 2018). Depresif hastalar ilişki kurdukları yakınlarından ayrıştıkları takdirde iyileşme gösterirler.

Libidonun nesneye olan yatırımın çekilmesi ile yani kişinin ilişki kurduğu partnerini yitirmesi veya yitirme tehdidiyle karşı karşıya kalması sonucunda depresyon yaşanır. Neredeyse bütün psikanalistler de bu kanıyı destekleyici yayınlar yapmıştır. Yine Bowlby’e göre annenin erken yaşta yitimi de depresyonun temellerinden biridir. Depresyondaki kişinin bu kadar terk, çaresizlik, boşluk duygusuyla başa çıkabilmesinin tek bir yolu vardır, yaşadığı çatışmasıyla yüzleşip onu ortadan kaldırdığı takdirde depresyon da ortadan kalkar. Dolayısıyla hasta, psikoterapide ne kadar regrese olursa yani geçmiş yaşantısının şu anki ruh haline olan etkisini fark eder ve çatışmalarıyla baş edebilmeyi öğrenirse iyileşmesi de o yönde olacaktır.

                                                                                                                                                        İldeniz KARTALKIYI

                                                                                                                                                      Uzman Klinik Psikolog


YORUMLAR